BİLİM VE SANAT MERKEZİ (BİLSEM) TANIMI

01.04.2013 2776

     Okul öncesi, İlköğretim ve Ortaöğretim çağındaki üstün yetenekli öğrencilerin, örgün eğitimlerinin dışında kalan zamanlarda bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak amacıyla açılan bağımsız Özel Eğitim Kurumudur.

AMACI:

    Okul öncesi, İlköğretim ve Ortaöğretim kurumlarına devam eden üstün yetenekli öğrencilerin bilimsel düşünce ve davranışlarla estetik değerleri birleştiren, üretken, problem çözen bireyler olarak yetişmelerini sağlamaktır.

 MİSYONU:

    Hedef kitlesindeki öğrencilerden zekâ, yaratıcılık, sanat, liderlik kapasiteleri veya özel akademik alanlarda yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren ve konunun uzmanları tarafından üstün yetenekli olduğu belirlenen öğrencilere yaşantısal bir eğitim vermektir.

 VİZYONU :

    Hedef kitlesindeki üstün yetenekli öğrencilerin, bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamaktır.

 İLKELERİ:

  • Merkez, üstün yetenekli liderlik ruhu ve yaratıcılık özellikleri olan öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecektir.

  • Yaparak yaşayarak proje temelli öğrenme esastır.

  • Gerektiğinde bireysel eğitim yapılır.

  • Öğrencinin özel yeteneğinin geliştirilmesi yanında sosyal ve duygusal gelişimi bir bütünlük içinde ele alınır.

  • Öğrencilere Merkezde aldıkları eğitim sebebi ile üst öğrenim kurumlarına giriş veya diğer konularda herhangi bir ayrıcalık tanınmayacaktır.

  • Merkezde verilecek eğitim, öğrencilerin örgün eğitim kurumlarındaki eğitimini aksatmayacak ve alternatif teşkil etmeyecek şekilde planlanır.

  • Merkez giderleri sponsorlar (gönüllü kişi, kurum ve kuruluşlar), devlet ve öğrenci velilerinin katılımıyla sağlanacaktır.

GEREKÇE :           

    İlgi, yetenek ve statü farkı gözetmeksizin, tüm öğrencilerin okul hayatlarının bir bölümünde ortak öğrenim yaşantılarını paylaşmaları; demokratik değerlerin gelişimi sayesinde insanlığın elde ettiği önemli bir kazanımdır. Bugün bütün ülkelerin ilkokullarında bazı ülkelerin ise ilk ve ortaokullarında öğrenciler ortak öğrenim yaşantılarını paylaşırlar. Söz konusu öğrenim süresince ilgi ve yeteneklerine göre farklılaştırılmamış müfredat programlarını izlerler.

    Bireylere toplum içinde birlikte yaşama bilincinin kazandırılması ve demokratik değerlerin geliştirilmesinde son derece faydalı ve vazgeçilmez olan bu uygulamanın sıra dışı öğrencileri mağdur ettiği gerçeği göz ardı edilemez. Çünkü bu uygulamada müfredat programları ortalama öğrencilerin normal çalışmayla başarabilecekleri düzeyde hazırlanır. Ortalamanın altındaki öğrenciler fazla çalışma ile başarılı olabilirler. Ama bu programlar ciddi öğrenme güçlüğü olanlarla, üstün yetenekliler gibi sıra dışı iki grubun ihtiyaçlarına cevap veremez.

     Ciddi öğrenme güçlüğü olanlar özel eğitim okullarında eğitime alınmaktadırlar. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki üstün yetenekli öğrenciler için ülkemizde pek fazla bir şey yapıldığı söylenemez. Ortaöğretimde ise Fen Liseleri ve Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri gibi üstün yetenekli öğrencilerin devam edeceği okul türleri vardır. Bunlara rağmen eğitim sistemimizin en fazla mağdur ettiği grubun üstün yetenekliler olduğu söylenebilir.

     Üstün yetenek, kişilerin başarılı bilim veya iş adamı olmaları için belki gerekli fakat; asla yeterli değildir. Üstün yetenek başarıyı etkileyen diğer faktörlerle uygun bileşim oluşturduğu zaman kişiler için bir güç kaynağı haline dönüşür. Aslında üstün yetenekliler ciddi bir risk grubudur. Eğer üstün yeteneklilerin bu potansiyelleri uygun şekilde geliştirilip yönlendirilebilirse; başarılı birer fert olarak ülkemize ve insanlığa önemli hizmetlerde bulunabilirler. Aksi halde kendisi ile barışık olmayan, aile ve toplum için "sorunlu grup" haline dönüşmeleri ihtimali oldukça fazladır.

     Bu sebeple; üstün yeteneklilerin özel öğrenme ihtiyaçlarına cevap verecek ve öğrenme hızlarına uyum sağlayacak eğitim modellerinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Nasıl ki daha az yetenekle dünyaya gelen bireyleri, niteliklerinin üzerinde bir beklenti ile zorlamak onları hırpalayıp, alabileceklerinden de mahrum edecekse; geniş bir kapasite ile dünyaya gelen üstün yetenekli bireylere kapasitesinin çok altında verilen eğitim ise küskünlüklere ve farklı arayışlara yol açacaktır.

    Üstün yeteneklileri, öğrenme özellikleri açısından "normal" kabul edilen akranlarından ayırarak özel sınıf veya ayrı bir okulda eğitime alma gibi bir zamanlar ülkemizde de yapılan uygulamaların soruna çözüm olmaktan ziyade, daha büyük sorunlara kaynaklık ettiği ortaya çıkmıştır. Bunun yerine üstün yetenekli öğrencilerin normal akranlarıyla birlikte eğitim görürken, bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlayacak ve özel öğrenme ihtiyaçlarına cevap verecek eğitim programlarının geliştirilmesi ile ek imkânların sunulması daha sağlıklı bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir.

     Böyle bir modelin öğrencilerin okul eğitimlerine ilave olarak devam ettikleri kurslarda verilen eğitimden farklı bir eksene oturtulması da gerekir. Kısaca ihtiyaç duyulan model, öğrencilerin destek veya tamamlama kurslarında aldıkları eğitimden çok farklı olmalıdır.

     Üstün yetenekli öğrenciler ilgi duydukları alanlardaki bilgiyi yaratıcılıklarını kullanabilecekleri düzeyde almak isterler. Hâlbuki okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim programlarında konular genelde bilgi ve kavrama düzeyinde işlenir. Tamamlama ve destek kursları da okul programlarının tekrarı mahiyetinde olduğundan, bu programlar üstün yeteneklilerin özel öğrenme ihtiyaçlarını karşılayamaz. Geliştirilecek model;  bu ihtiyaçlara cevap vermeli, öğrencilerin bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamaya odaklanmalıdır.